Sanat Dünyamız 141 - Sürrealizm'den Kalan İzler Kolektif

Sanat Dünyamız 141 - Sürrealizm'den Kalan İzler
Kolektif

%30 İNDİRİM
14,85 TL
10,40 TL
Tükendi
2789785997658
916065
Sanat Dünyamız 141 - Sürrealizm'den Kalan İzler
Sanat Dünyamız 141 - Sürrealizm'den Kalan İzler
10.40

Sürrealizm'den kalan izler dosyası yanı sıra fragMENtaTION 14: Rinko Kawauchi'nin projesi Murat Germen ile söyleşi, Sanatçı İnisiyatifleri Torun, 5533"Komşular" sergisi ve dahası bu sayıda..

Derginin editörü Mine Haydaroğlu ile bu ve bir önceki sayıdaki "Sürrealizm" dosyasının eş- editörü Necmi Sönmez şunları yazdılar:
Mine Haydaroğlu: "Sürrealizm'in sanat tarihindeki yeri tartışılmaz. Ardında bıraktığı izler, sanatın dışında -sanatçı olsun olmasın- kişisel hayatlarla teması ve ilişkileri çok çeşitli. Geçen sayıda 'Dünden Bugüne Sürrealizm' başlığıyla hazırladığımız dosyanın bu ikinci ve son bölümünde gerçeküstücü serüvenin bazı yollarını takip ettik."

Necmi sönmez: "Gerçeküstücü Manifesto'nun 90. yayınlanış yılı nedeniyle hazırlanan Sürrealizm dosyasının ikinci bölümü, birbiri ardına gelişen sürprizlerle şekillendi. Hazırlıklarımız sırasında farkına vardık ki, kitaplığımızda, belleğimizde tahmin edemeyeceğimiz kadar gerçeküstücü yaratıcılara ait izler var. Bunların hangisini, nasıl takip edebilirdik? Giorgio de Chirico'yu büyüteç altına almamızın nedeni, onun Scuola Metafisica akımını şekillendirdiği erken dönem çalışmalarında yakaladığı olağanüstü anlatım gücüydü. Yaşamını Atina'da sürdüren dostumuz Paolo Colombo sayesinde De Chirico'nun pek bilinmeyen ressam kardeşi Alberto Savinio'ya yakınlaşmamız mümkün oldu. Aynı yolda ama farklı isimler ve kimliklerle sanat mücadelesini sürdüren iki kardeşin serüveni, tahmin etmediğimiz şekilde ikinci dosyanın omurgasına oturdu. Roma, Atina ve İstanbul kentleri etrafında iz sürerken Nazan İpşiroğlu'nun da De Chirico'nun ünlü İspanyol merdivenleri kenarındaki atölyesini ziyaret ettiğini hatırladık. Bu sayede De Chirico'nun Türkiye'de tek özgün resmi belirdi ufkumuzda. Rotamız İstanbul'a yöneldiğinde ise, ister istemez, çoğu kez, başlı başına bir akım olarak da değerlendirilen A dergisi'ni hatırladık. Gerçeküstücü metinlerin ilk kez Türkçe çevirilerinin yayımlandığı bu dergi, kısa süren yayın yaşamına rağmen, önemli bir bellek oluşturmayı başarmıştı. Rafet Arslan'a ait bir kolajla başladığımız ilk dosyamızın ardından ikinci dosyamızı da yine Arslan'a ait bir kolajla bitirmemiz, bir tür parantez açma ve kapama olarak değerlendirilmeli. Başka zamanlarda, başka açılardan Gerçeküstücülüğün tartışılacağına inanıyoruz."

"Sürrealizm'den kalan izler" dosyasında neler var?
Paolo Colombo "Nivasio Dolcemare'la beraber Atina'da Bir Yürüyüş" adlı metninde hayal, ahlak, uygarlık ve başka akla düşenleri incelikle işleyerek, De Chirico'nun tablolarındaki hissiyatın ve imgelerin kardeşi Alberto Savinio'nun yazılarıyla nasıl birleştirilebileceğini gösterdi. Murat Germen, Necmi Sönmez ile konuşmasında Sürrealizm ve fotoğraf izleğini katmanlarla anlattı. Ergin Ertem 60 yıl öncesine dair ipuçları vererek, A dergisi sayfalarını okumayı okurlara bıraktı. Nazan İpşiroğlu 1947'den bugüne bir tanıklığı taşıdı. Süreyya Su 100 yıl öncesinde Sürrealizm'den bir kopuşu hatırlattı.

Ayrıca bu sayıda:
fragMENtaTION 14: Rinko Kawauchi'den "Üç Kızkardeş".
Sanat Dünyamız'ın süregelen fragMENtaTION dizisinin 14. sanatçısı Rinko Kawauchi "Three Sisters" / "Üç Kızkardeş" adlı çalışmasında evrensel bir konuyu şiirsel bir estetikle ve fotoğraf kullanarak işledi.
Necmi Sönmez'in yazısından bir alıntı: "Bir tür bakımevi olduğu daha ilk bakışta anlaşılan mekânın soğukluğuna rağmen, aynı odada olan aile bireyleri kendilerini birleştiren bağları, vücut dillerine, mimiklerine yerleştirmişlerdir. Kawauchi, adeta bir filmin karelerini andıran çalışmasında, doğa fotoğraflarını da kullanarak farklı bir anlatım ritmi oluşturur. Yerlerde sürünen çiçek yapraklarının biten bir yaşamın metaforu olduklarını anlamak zor değildir. Pembe renkli çiçek yaprakları artık dallarından kopmuş, sonsuzluk yolculuğuna adım atmışlardır. Bu yalın, tüm detaylardan arındırılmış ifade, insanoğlunun doğumla ölüm arasındaki döngüde verdiği mücadelenin evrensel ışıltısını taşımaktadır. Doğanın sürekliliğini görselleştirirken alabildiğince yalın, etkileyici imgeler üreten Rinko Kawauchi, trajediye yüz vermeden, gerçekleri kabul eden 'ha
Kapat