Çağlayan Yılmaz Seti-6 Kitap Takım Çağlayan Yılmaz

Çağlayan Yılmaz Seti-6 Kitap Takım
Çağlayan Yılmaz

1.260,00 TL
Temin süresi 6 iş günüdür.
KARGO BEDAVA
9765008912397
965288
Çağlayan Yılmaz Seti-6 Kitap Takım
Çağlayan Yılmaz Seti-6 Kitap Takım
1260.00

ÇAĞLAYAN YILMAZ SETİ




YAFES'İN KILICI


Türkler “Barak” derlerdi, kara tüylü köpeğe,


Böyle ad verirlerdi, büyük soylu köpeğe.


Aslında efsaneler, bir köpek anarlardı.


Onu da köpeklerin, atası sayarlardı.


Bu köpek soylu idi, çok büyük boylu idi,


Av çoban köpekleri, hep onun oğlu idi.


Kuzey-batı Asya'da güya “İt-Barak” vardı,


Türklerse İç Asya'da, onlara uzaklardı.


Başları köpek imiş, vücutları insanmış,


Renkleriyse karaymış, sanki Kara Şeytanmış.


Kadınları güzelmiş, Türklerden kaçmaz imiş,


İlâç sürünürlermiş, ok mızrak batmaz imiş.


Destanda denilmiş ki, Oğuz-Han yenilmişti,


Bir adaya sığınıp toplanıp derilmişti.


On yedi sene sonra, Oğuz onları yendi.


Kadınlar yardım etti, orada savaş dindi.


Oğuz bu bölgeleri, “Kıpçak-Beğ”e il verdi,


Bunun için Türkler de oraya “Kıpçak” derdi…


-Oğuz Kağan Destanı



ATALAR CENGİ


Kutlu yolda ilerleyen korkusuz yiğitler, toprağı adımlarıyla titretti. Ay, gecelerine yol gösteren oldu. Tüm insanlık bu cengi bekledi. Üç taraf vardı: Gök Tanrı'nın orduları, Karanlık Ülke ve korkaklar!


Koca koca taşlardan yaptıkları saraylarına, kalelerine sinen krallar ve hanlar, kalabalık ordularına rağmen asla cesur olamadılar. Karanlık Ülke'ye karşı yürüyebilenler sadece tunç yürekli, çelik bilekli Türklerdi. Yeryüzünü karanlığa çevirmek, toprakları kanla sulamak isteyenlere karşı geceyi pusatlarının ışıltılarıyla aydınlattılar.


Onlar, içlerinde bozkırın vahşi kurdunu taşıyan, Gökbörü'nün yolunda ölüme yürüyenlerdi. Her şeyi ulusları, toprakları ve soyları için yaptılar. Gelecek, pusatlarının ucundaydı. Toprağa düşen her damla lanetlenmiş kan, acunun geleceğini aydınlatan bir meşale olacaktı!


Gök Tanrı'nın orduları, o gece, Tamu'nun pençelerine karşı cenk etti. Acunu dize getirenler, Karanlık'ın ordularını yok ettiler…



OZ'UN KALBİ MU KITASI


Boğa olmasaydı, Oz uçsuz denizlerde nasıl hüküm sürerdi? Karanlık dalgaların arasına gizlenen kötülükten insanlarını nasıl korur, denizlerin acununa nasıl adalet getirirdi?


Börü olmasaydı, Oz nasıl iz sürer, kinini diri tutar ve intikamını alırdı? Uçsuz bucaksız topraklarda, kendi adaletini nasıl sağlardı?


Gök Geyik olmasaydı, Oz, bilgeliğe nasıl uzanırdı? Işığa nasıl yol gösterici ve insanlığa köprü olurdu?


Aslan olmasaydı, Oz nasıl en büyük olur, düşmanlarının yüreğine korku salardı. Kalbini; Ra-Mu'nun evi, Krallar Kralı'nın Şehri Şalmali'yi nasıl korur, yeryüzünde adaleti nasıl sağlardı?


Gök Çocukları, binlerce yıl yeryüzüne hâkim oldular. Kutsal Dörtlü (Oz Birliği), medeniyetin, sanatın ve refahın merkeziydi. Tüm topraklarda adaleti sağlayanlardı. Bir gün Mu'nun karşısındaki en büyük güç olan Atlantis, yüzyıllar önce yok olmuş Demir Yumruk Birliği'ni, küllerinden, Kuzey'in vahşi krallarıyla yeniden diriltti.


Yeryüzünün seçebileceği iki taraf vardı; Mu ya da Atlantis!


Yedi kutsal güç tekrar savaş için kullanıldı. Tanrı'nın yolunda ilerleyenler, sapkınlara karşı en büyük savaşını verdiler. Kazananı olmayan savaşın sonunda milyonlarca insan ve medeniyet yok oldu!


Her şey, kalın bir sis perdesinin arkasına gizlenmiş gibi yok oldu!



BÖRÜ 1


Bir intikama kaç taht sığabilir?


Acılı parmaklarla yapılmış kaç gösterişli taç, burçlarından kan taşan sarayların pürüzsüz merdivenlerinden yuvarlanabilir?


Hayat Ağacının köklerinde filizlenen kötülük, acunun direğindeki çatlağı zorluyor. Sürek avı gibi insan avlayan canavarlaşmış kralların tahtları sallanıyor!


Kanının sesini dinleyen ve küllere gömülmüş iki hanedanlık, öç ateşiyle yanıp tutuşanları ordularında birleştiriyor.


Büyük mabedin (Göbeklitepe) ve Agarta'nın üstatları, hep bir ağızdan şu soruyu sordular; “O gün geldi mi? Gökyüzünün üç yılanın üzerine

Kapat