Esir Kampları Bana Biraz Hürriyet Yollar mısın?..
Ergun Hiçyılmaz
%20
İNDİRİM
5,75 TL
4,60 TL
Tükendi
-89049
532491

https://www.ilknokta.com/ergun-hicyilmaz/esir-kamplari-bana-biraz-hurriyet-yollar-misin.htm
Esir Kampları Bana Biraz Hürriyet Yollar mısın?..
4.60
Sibirya'dan çöllere, Hindistan'dan Birmanya'ya Burma'dan Guyan'a kadar uzanan tarifi imkânsız bir hayat... Çoğu, bedenlerine büyük gelen yamalı kaputları giyip, silâh kuşandıklarında henüz hayatlarının baharını yaşamaktaydılar. Bazıları için ne savaş, ne de esaret bitiyordu. Balkan Savaşı'nda esir olanların bu defa Birinci Dünya Savaşı'nda tekrar esareti yaşadığı görülmüştü. Millî Mücadele'de esir düşenlerin içinde Harb-i Umumi'de yani Birinci Dünya Savaşı'nda da esareti görenler vardı. Kaputsuz ve çıplak ayakla Sarıkamış ve Sibirya'da esarete yürümüşlerdi... Uçsuz bucaksız çöllerde, kimi zaman bir yudum suya, kimi zaman bir atımlık mermiye kurban giden onlardı. Yorgun, dayanaksız ve silahsız ama cesurdurlar. Postalları yoktu... Savaşa baş koymasalardı, bir yastığa baş koyabilirlerdi. İngilizler, bir bölümü Teşkilat-ı Mahsusa'dan olan esirleri, Mısır çevresindeki kamplar yerine, çok uzaklara göndermişlerdi. Bu esir kampları Hindistan, Burma ya da Birmanya gibi sömürge alanlarında kurulmuştu. İşkenceden ya da hastalıktan ölüp gidenler "kayıp" addedilerek kütükten düşürülmüştü. Hayatta kalabilenlerin bir bölümü de, geri dönme imkanını bulamayacaktı. Dönebilenler de esaretin psikolojik izlerini uzun süre taşıyacaktı. Mülazim Gani (Sonradan Binbaşı Atakkaan) veya Yedek Teğmen İbrahim (Sorguç) gibileri anayurda dönebilmiş ve savaşa, bu defa kaldıkları yerden, "Milli Ordu" saflarında devam etmişlerdi. Neferlerden, paşalara, harp tarihinin en ünlü kişilerine kadar uzanan esaret hayatı kimlere sayfa açmamıştı ki? Plevne'de sadece karşı kuvvetlere değil, aynı zamanda kötü tabiat şartları ve açlığada aylarca direnen Gazi Osman Paşa... İstanbul'un teslim ol emrini dinlemeyen ama, karargahının diretmesi ile çaresizliğe başeğen Medine Müdafii Fahrettin Paşa... Esir ettiği General Townsend'a "şerefli asker" muamelesi yapan ama, esir düştüğünde, onuru ayaklar altına alınan Halil Paşa... Yaka paça ders edilen ve harakete uğrayan kumandanlar...
Arapyan Hanı ya da Bekirağa Bölüğü'nde esaretin Malta seferini bekleyenler...
Artık kendilerini unutan bir neslin bugün, her şeye rağmen bağımsız olarak yaşaması için dün kanını döküp, canını veren şerefli, asi nefer ve kumandanların destanlaşan hayatları...
Esir kampları, ülkemizde bu alanda yayınlanan en geniş ve ilk eser olma özelliğini taşımaktadır.
(Arka Kapak)
Arapyan Hanı ya da Bekirağa Bölüğü'nde esaretin Malta seferini bekleyenler...
Artık kendilerini unutan bir neslin bugün, her şeye rağmen bağımsız olarak yaşaması için dün kanını döküp, canını veren şerefli, asi nefer ve kumandanların destanlaşan hayatları...
Esir kampları, ülkemizde bu alanda yayınlanan en geniş ve ilk eser olma özelliğini taşımaktadır.
(Arka Kapak)
- Açıklama
- Sibirya'dan çöllere, Hindistan'dan Birmanya'ya Burma'dan Guyan'a kadar uzanan tarifi imkânsız bir hayat... Çoğu, bedenlerine büyük gelen yamalı kaputları giyip, silâh kuşandıklarında henüz hayatlarının baharını yaşamaktaydılar. Bazıları için ne savaş, ne de esaret bitiyordu. Balkan Savaşı'nda esir olanların bu defa Birinci Dünya Savaşı'nda tekrar esareti yaşadığı görülmüştü. Millî Mücadele'de esir düşenlerin içinde Harb-i Umumi'de yani Birinci Dünya Savaşı'nda da esareti görenler vardı. Kaputsuz ve çıplak ayakla Sarıkamış ve Sibirya'da esarete yürümüşlerdi... Uçsuz bucaksız çöllerde, kimi zaman bir yudum suya, kimi zaman bir atımlık mermiye kurban giden onlardı. Yorgun, dayanaksız ve silahsız ama cesurdurlar. Postalları yoktu... Savaşa baş koymasalardı, bir yastığa baş koyabilirlerdi. İngilizler, bir bölümü Teşkilat-ı Mahsusa'dan olan esirleri, Mısır çevresindeki kamplar yerine, çok uzaklara göndermişlerdi. Bu esir kampları Hindistan, Burma ya da Birmanya gibi sömürge alanlarında kurulmuştu. İşkenceden ya da hastalıktan ölüp gidenler "kayıp" addedilerek kütükten düşürülmüştü. Hayatta kalabilenlerin bir bölümü de, geri dönme imkanını bulamayacaktı. Dönebilenler de esaretin psikolojik izlerini uzun süre taşıyacaktı. Mülazim Gani (Sonradan Binbaşı Atakkaan) veya Yedek Teğmen İbrahim (Sorguç) gibileri anayurda dönebilmiş ve savaşa, bu defa kaldıkları yerden, "Milli Ordu" saflarında devam etmişlerdi. Neferlerden, paşalara, harp tarihinin en ünlü kişilerine kadar uzanan esaret hayatı kimlere sayfa açmamıştı ki? Plevne'de sadece karşı kuvvetlere değil, aynı zamanda kötü tabiat şartları ve açlığada aylarca direnen Gazi Osman Paşa... İstanbul'un teslim ol emrini dinlemeyen ama, karargahının diretmesi ile çaresizliğe başeğen Medine Müdafii Fahrettin Paşa... Esir ettiği General Townsend'a "şerefli asker" muamelesi yapan ama, esir düştüğünde, onuru ayaklar altına alınan Halil Paşa... Yaka paça ders edilen ve harakete uğrayan kumandanlar...
Arapyan Hanı ya da Bekirağa Bölüğü'nde esaretin Malta seferini bekleyenler...
Artık kendilerini unutan bir neslin bugün, her şeye rağmen bağımsız olarak yaşaması için dün kanını döküp, canını veren şerefli, asi nefer ve kumandanların destanlaşan hayatları...
Esir kampları, ülkemizde bu alanda yayınlanan en geniş ve ilk eser olma özelliğini taşımaktadır.
(Arka Kapak)Stok Kodu:-89049Boyut:13.5x21.5Sayfa Sayısı:255Basım Tarihi:Temmuz 2001Kapak Türü:CiltsizKağıt Türü:3. HamurDili:Türkçe
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
- Yazarın Diğer Kitapları
- Yayınevinin diğer kitapları